Ana Sayfa
Ziyaretşi defteri
Anket
Makaleler
Dünya Satranç Şampiyonları
Fide satranc kurallari
Satranc Sozlugu
64 altın öğüt
Satranç video
FIDE İsviçre Kuralları
Satranc'ın tarihi
Nasıl Antrenör Olunur?
Kulüp Nasıl Kurulur ?
Sporcu Lisansı Nasıl Çıkarılır ?
Geçiş Süreci Talimatı
Nasıl Hakem Olunur?
Nasıl Turnuva Düzenlenir?
Satranc uzerine sozler
Satranc hakkındaki gorusler
Turnuva duyuru!
Haberler
Satranc hakkındaki gorusler
  • satranç tahtasının başındaki 2 kişinin gerçek savaşı. profesyonelleştikçe teorik bilgi önem kazanır. fakat teorik bilgi ezberden çok anlayışa dayanmalıdır. çünkü her teorik bilgi yanında seçimleri ve devam yollarını getirir ve her devam yoluda sizin ve rakibin yaptığı hamlelerle şekillenir. yani teorik bilgi ve ezber görüldüğü kadar da önemli değildir satrançta. amacı olan her hamle doğru olmaya aday hamledir. mühim olan bu amaç doğrultusunda satrançta önemli olan 3 unusuru göz önüne getirmektir : pozisyonel üstünlük , tempo , materyal üstünlük. bu üç kavram üzerindeki dengeler oyunun gidişatını belirler. satranç boş bir tuale iki ressamın sırayla şekil çizmesi gibidir. ve eğer iki taraftan biri oyunu bırakmazsa son hamleyi yapan kazanır.

 

  • hayatın basitliğinden sıkılanlar için hayatı daha karmaşık yapmanın yolu. 1 büyük karenin içindeki 64 karede verilen savaş. kaybettiğinde bile çok kazandıran spor. sistematik düşüncenin ve sebep sonuç ilişkisinin en güzel gösterimi

 

  • aslinda bizim klasik anlamda oynadigimiz versiyon hint satrancidir.. bu oyun perfect oynanildigi surece beyaz tasla oynayanlar her zaman kazanir, siyahlarin yapabilecegi en iyi sey beraberlige zorlamaktir.. ancak, gunluk satranc oyunlarinda perfect'den uzak bircok hata yaptigimiz icin her iki tarafinda kazanma olasiligi degisebilmektedir... eger bu perspektiften bakilirsa, satranc bir strateji oyunu olmaktan ziyade bir hatalar oyunu olarak da tanimlanabilir..amac hatalari minimize etmekdir..bir optimizasyon surecidir.

 

  • satranççıların iyi bildiği (muhtemelen hint kökenli) çok doğru bir quote da şudur.
    "aptallar satranç oynayamaz ama sadece aptallar satranç oynar".

 

  • oyle de iddiali bir oyundur ki, buyuk oyunculari buyuk sozler ederler :
    gm larsen'in "f8 karesinde bir atim olsun beni kimse mat edemez" sozu ornek gosterilebilir

 

  • en uyuz olduğum oyuncu tipinin; oyun esnasında sürekli " hadi oynasana, hadi seni mi bekleyecez, ohooo , oyna ..." diye bik bik ederek* tüm konsantrasyonu bitiren kişiler olduğu oyundur. bu nedenle zamanlı oynanması böyle kişilerden kurtarır insanı.
    bir de bu oyunu 45-50 hamleye kadar hafızada tutarak oynayanlar vardır. bu insanlara saygı duyulur.

 

  • hayatla ic ice bir oyun. yaptıgınız her hamle daha sonra icinde bulundugunuz yeni durumu ortaya cikaracaktır her hata daha sonra icinden cikilmasi zor bir duruma karsilik gelecek ve kayıplarınızı arttıracaktır. cok oynandigi zaman insanın diger insanlarla olan iliskileri uzerinde baskin etkisi olan oyun

 

  • "zamansız yapılan hamle, hamle değildir." fikrini en zarasız bir şekilde insana öğreten zeka sporu.

 

  • uzun süre haşır neşir olunduğunda insanı potansiyel şizofren haline getiren bir oyun. aşırı derecede zevkli ve tatminkar olmakla beraber, insanların size deli gözüyle bakmasına sebep olabilir. aynı zamanda bir araştırmaya göre zekanın çalışması açısından 2 saat satranç oynamak 3 saat matematik çalışmaya bedeldir.

    ileri safhalarda ruhsal bozukluklara yol açabilir. örnek olarak, siz sınıfta otururken, 2 önünüzdeki çocuğun yanındaki çocuğa bakarsınız ve onu vezir olarak görürsünüz, kendinizi de at olarak.. "şimdi onu yiyicem işte" falan diye dalarsınız düşüncelere, ve bir anda bütün sınıf bir satranç tahtasına dönüşür. etrafınızda sizi tehdit eden filler, çatala girmiş atlar, açmaza giren kaleler görürsünüz.
    olaylar gelişir...

    anlaşılacağı üzere, satrancı sevmenin bir
    bedeli vardır.

 

  • satrançta iki oyuncuda birer hamle yapınca oynanabilecek 400 farklı hamle var. ikinci hamlelerden sonra bu sayı 71 852, üçüncü hamlelerden sonra 9 000 000’ un üstüne çıkar. george steiner’e göre, evrende bilinen elektronların sayısından fazla, farklı ve yinelenmeyen 40 hamlelik oyunlar oynanabilir

 

  • ara verip verip tekrar çılgıncasına oynamaya başlayan insanın başına, herhangi bir işle uğraşırken, yemek yerken, uykuya dalarken, sevgiliyle telefonda konuşurken akla sürekli satranç tahtasının ve taşlarının gelmesi gibi bir dert açan süper oyun.

     

  • satranc'ta puanlama:

    vezir: 9,5 p.
    kale: 4,5 p.
    fil: 3 ¼ p.
    at:3 p.
    e ve d piyonları: 1¼p.
    piyonlar:1 p.

     

  • ingilizcesini de yazayim tam olsun. *

    (bkz:
    sah) - (bkz: king)
    (bkz:
    vezir) - (bkz: queen)
    (bkz:
    kale) - (bkz: rook)
    (bkz:
    fil) - (bkz: bishop)
    (bkz:
    at) - (bkz: knight)
    (bkz:
    piyon) - (bkz: pawn)

     

    • arkadasa ogretilebilecek en zor oyun.
      cocukken ogrenilip sonraki yıllarda strateji belirlenilmesi,geliştirilmesi gereken oyun.cocukluk yıllarında tasların ve tahtanın kardese atılmak icin bir silah oldugunun sanılması ileriki donemlerde yenilince şahı kardesin kafasına fırlatma,ergenlik doneminde yenenin babayla oynaması, son donem olarak da turnuva finallerinde kardeşle rakip olma seklinde gelişebilecek zeka oyunu.






      aşağıdaki ilginç özelliklere, olaylara, olgulara sahip oyun.

      * hıristiyan ulkelerindeki turnuvalarda kullanılan satranç takımlarında genelde şahın tepesinde haç olur. müslüman ülkelerindeki turnuvalarda ise üstünde genelde taçı olan şahlar tercih edilir.

      * 50 hamle içinde her iki taraf herhangi bir piyon hamlesi ya da herhangi taş alma hamlesi yapmazsa, turnuva hakeminden beraberlik talep etme hakkı doğar.
      fide kuralıdır. http://fide.com/official/handbook.asp?level=ee101 , madde 9.3.

      * dokunulan taş oynanmak zorundadır. satranç saatine bastıktan sonra bazı özel durumlar dışında hamlelerin geriye alınması yasaktır.

      * teorik olarak oynanabilecek en uzun satranç oyunu 5949 hamledir. bu maç beraberlikle biter.

      * 1987 dünya satranç şampiyonluğu
      kasparov-karpov maçının 2. oyununda, kasparov, karpov'un 9. hamlede yaptığı, o zamanın satranç teorisinde bulunmayan hamleye cevabını tam 80 dakika düşünerek vermiştir. daha sonra maçı zaman sıkışmasında hata yaparak kaybetmiştir.

      satranç konusu açılmışken,
      karpov - kasparov arasında oynanmış olan 1984 dünya satranç şampiyonluğu maçından bahsetmemek hata olur. bu maçla ilgili ilginç gerçekler aşağıda verilmiştir:

      * toplam 48 oyun, 5 ayda oynanmıştır.

      * satranç tarihinin en uzun maçıdır (5 ay).

      * bu maç sırasında
      kasparov 21, karpov 33 yaşındaydı.

      *
      karpov dünya satranç şampiyonuydu, elo ratingi 2705'ti. kasparov'un elo ratingi 2715'ti.

      * bu maça kadar
      kasparov hayatında karpov'u bir kez bile yenememiştir.

      * ilk 9 oyunda
      kasparov karpov'u hafife aldığından, 4-0 yenik duruma düşmüştür.

      * 10. oyunda 4-0 yenik pozisyonda
      kasparov oyun stilini değiştirmiş, ve ardarda 17 oyun karpov'la berabere kalmayı başarmıştır.

      * o zamanın maç kuralları gereği 6 galibiyete ilk ulaşan şampiyon oluyordu.
      kasparov'un 21 yaşında, 4-0 yenik durumda, o zamanlar dünyanın en güçlü oyuncusu ve dünya satranç şampiyonu karpov'a karşı bir önceki maddede gösterdiği 17 oyun ardarda berabere kalmasını sağlayan performansı olağanüstüdür. kasparov'un ne kadar yetenekli olduğunu gösterir.

      * 27. oyunda kasparov 1 oyun daha kaybetmiş, 5-0 yenik duruma geçmiştir. şampiyon olması için
      karpov'un tek galibiyete ihtiyacı kalmıştır.

      * 32. oyunda
      kasparov karpov'u hayatında ilk kez yenerek skoru 5-1 yapmıştır.

      * 47. oyuna kadar tam 14 oyun beraberlikle sonuçlanmıştır.
      kasparov bütün bu oyunlarda, 5-1 yenik durumdadır. tek bir oyun kaybetse karpov tekrar şampiyon olacaktı.

      * 47. ve 48. oyunları
      kasparov ardarda kazanarak skoru 5-3 yapmıştır.

      * toplam 5 ay boyunca
      kasparov'un gösterdiği bu olağanüstü direnç karşısında, karpov aşırı stres nedeniyle 10 kilo vermiş ve maçın son günlerinde birkaç kez hastaneye gitmek zorunda kalmıştır. dönemin fide başkanı florencio campomanes bu nedenle karşılaşmayı iptal etmiştir.

      *
      kasparov doğal olarak bu karara itiraz etmiş, ancak itirazı kabul edilmemiştir. bu olaylardan sonra kasparov fideyi her zaman açık dille eleştirmiştir.

      * bundan sonra düzenlenen 1985, 1986 ve 1987 maçlarının üçünde de
      kasparov, karpov gibi süper güçlü bir oyuncuyu 13-11, 12,5-11,5, 12-12 gibi inanılmaz skorlarla yenmiştir.

      *
      elo istatistiklerine göre dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü oyuncusu garry kasparovdur. tarihin en yüksek elo ratingine 1 temmuz 1999 yılında ulaşmıştır: 2851. dünyada bu 2800 ratingi bir kez olsun geçmiş kişiler vladimir kramnik, veselin topalov ve viswanathan anand'dır

     

  •   dünyanın en iyi oyuncusu olarak kabul edilen kasparov'un bile 28 hamle sonrasını tahmin edebildiği bir oyun nasıl ezberlenebilir.. şans unsurunun %0 olduğu dünya üzerindeki tek oyun...





    • karsinizda yeni tanistiginiz alimli ve de cilveli bir kiz var ise ve oynarken yerinde durmuyorsa yenilmeniz olasidir. ayrica yeni tanisilan kiza tavlada yenilmekten kotudur cunki kizin cilvesi disinda bahaneniz olmaz, onu da kiza anlatamazsiniz. siz en iyisi turnuva vs gibi bir mecburiyet yoksa oynamayiniz yahut kotuye gidise sakarliklar ile onceden mudahele ediniz. biliyorsaniz ileri satranc tekniklerine basvurabilirsiniz ama onlari pek az kisi gercekten bilir, bunu da unutmayin.






    • yedi yaşında bir çocukla yetmiş yaşındaki bir "delikanlı"nın birbirlerine rakip olabildikleri tek spordur.
      vaktiyle, ankara veteran satranççılarından cemal önez ve
      kıvanç haznedaroğlu'nun bir haftasonu turnuvası partisinin hemen öncesi geldi aklıma... kıvanç o sıralarda 10 ya da 11 yaşındadır lakin daha o vakitlerde önüne gelene kafa tutabilecek düzeyde oynamaya başlamıştır.
      bu durumdan ürken önez, maç öncesi işaret parmağını tehditkar bir ifadeyle sallayarak ultimatomu verir:
      "beni yenersen seni döverim!"

      bir başka olay da, yine aynı dönemde
      abdullah sözen (o vakitler 30 küsur yaşındadır) ve kıvanç haznedaroğlu arasında yaşanır: kıvanç, apo'yu evire çevire zımbalamıştır. apo sinirini alamaz ve kıvanc'ı klübün ortasında kovalamaya başlar. kıvanç önde, apo arkada, masaların altından-üstünden zıplayarak tüm klübü dolaşırlar.
      gürültüyü duyan klüp müdürü
      ali ipek içeri gelir ve kıvanca dönerek çıkışır:
      "yahu kocaman adamsın, utanmıyor musun ufacık çocuğa uymaya!"





    • bence insana hayatla ilgili en çok şey katan oyundur,hayata en çok benzeyen oyundur.hatta bu konuyla ilgili şöyle de bir anım vardır.

      yıllar önceydi; benden oldukça büyük birisi ile sürekli satranç oynuyorduk. ama kendisi bu oyunu çok iyi oynamakta her seferinde beni yenmekteydi.bende hırs yapmış;açılışlar,oyun sonları satrançla ilgili ne varsa çalışıp,bir sonraki maça kadar hazırlanmaya,onu yenmeye çalışıyordum.
      ve bir gün oynadığımız bir maçta,ben maçı çok iyi götürürken rakibim bir hamle yaptı.oyunda ben bir taş öndeydim ve hızla oyun sonuna ilerliyorduk.şunu söylemek istiyorum ki;rakibimin özelliği,ben düşünürken düşünmesi,sıra ona geçince hiç düşünmeden hızla hamlesini yapmasıydı.
      işte yine böyle hızlı bir hamle yapmış ve vezirini atımın yiyebileceği bir kareye getirmişti.bir daha baktım,evet yiyebiliyordum,hemen vezirini aldım.ama daha veziri masanın kenarına bırakmadan;rakibimin,hâla kulaklarımda çınlayan çok sigara içmiş sesinden,şu lafları duydum;
      -"
      tâmahkarsın,tâmahkar."
      ve atımı çektiğim için korumasız kalan yerden beni mat etti.

      ve halen hayatıma baktığımda,o gün bana söylediği sözlerin ne kadar doğru olduğunu görebiliyorum.evet
      tâmahkarım.





    • boşuna oyunların kralı dememişler efenim. bu oyunda şans faktörüne yer yoktur. içine düştüğünüz her durum bizzat sizin eserinizdir, başarınız ya da başarısızlığınız. kimi oyuncular karşısındaki rakibin iyi oyununa bağlasa da her durum oyuncunun kendi kararları sonucu verdiği gedikler sayesinde ortaya çıkmıştır. eğer sizin için hala şansa yer varsa bir amatörsünüzdür.(yazdıktan sonra tekrar okudum da çok iddialı bir oyuncuymuşum gibi yazmışım, ben de sadece tecrübeli bir amatörüm) mat pusuları kurup rakibin görmemesini umanlardan bahsediyorum.

      sabırlı olmayı öğretir. her şeyin bir zamanı olduğunu, erken öten horozun, geç ötenden farkının olmadığını. bazen saldırmanın en iyi yolunun hiç atak yapmamak ve direncini korumaktan geçtiğini öğretir. meydanı rakibe bırakır ve kendi kendine kaybetmesini izlersiniz. bazen kazanmaya giden yol kaybediyormuş gibi görünmekten geçer, rakibe tek taş avantajı verip dengesini bozmak da mümkündür. bu taktiği sizden kötü rakipler için kullanınız. mukayese gücünüzü inanılmaz arttırır. günü kurtarma adına aldığınız her kararın elde patladığını öğrendikçe zorunlu olarak daha alengirli oyunlara yönelirsiniz. yenmeyi öğrenmenin bir tek yolu vardır, yenilmeyi öğrenmek, neden, nasıl yenildiğinizi öğrenmek.

      satranç, hayatın en düşük hata payı ile oluşturulmuş krokisidir. yapabilecekleriniz hakkında binlerce sayfalık kitaplar, daha önce oynanmış ve aklınızın almadığı yüz binlerce değişik oyun mevcuttur. kendi halinde bir oyuncu olarak sizin geçtiğiniz yollardan başkalarının da geçtiğini bilirsiniz. imkansız gibi görünse de bütün olasılıklar hesap edilmemiştir. yeni bir oyun yeni bir tarz yaratma şansınız vardır. bir bilgisayarı dahi yenme imkanınız vardır. yer yer basit hataları görmezden gelir rakibe hamlesini geri alma hakkı tanırsınız. istediğinizde acımasız olmak da elinizdedir. dikkatsiz rakiplere karşı her zaman son dakka golü ile kaznama şansınız vardır, avucunuzda olduğunu düşündüğünüz bir oyunu kaybetme riskini görmemek de mümkündür. hayata dair kararlarının doğruluğunda insan kendini daha rahat kandırabiliyor. içine düştüğünüz durumu daha objektif yargılama şansı tanıdığı kanısındayım. hata payının en büyük bölümünü oluşturan fark ise hayata herkesin satranç tahtasındaki gibi eşit başlamaması, kuşkusuz ki içinde bulunduğu durumu iyi analiz eden oyuncu o durumdan da azami kazanımla çıkmayı bilecektir. evet, hayat sıkça satranca benzer, ama bazen satranç dahi bi boka benzemez. buna da depresyon hırkası diyoruz sanırım.


  • Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol